8 Mayıs 2017 Pazartesi

Beşinci

08,05,2017

22,03

Birini gerçekten çok sevmk ve karşılıksız sevmenin tanımı bence boğazda düğümlenen sözler, fedakarlıklar, kalbinin üstünde sanki tonlarca agırlık varmış gibi bir his ve kendinden vazgeçme. Kısaca insana kötü hissettiriyor. Peki birisi tarafından karşılıksız olarak çok sevilme nasıl bir his ? Bizim bu kadar çok canımızın yanmasına değiyordur umarım . O şanslı kişi değerini biliyordur umarım çünkü o sevginin altında çok çok çok fazla kişilik var

4 Mayıs 2017 Perşembe

Dördüncü

04.05.2017

21:33

Buraya neden çok çıkmazda hissettiğimde geri dönüyorum? Çünkü dil dökerek çözemedim yine.
Konuşmaya başlarsın , içinden geçeni,hissettiklerini söylersin ve işte o zaman başlar. Şikayetler, engellemeler. Halbuki yaptıgın sadece o an söylemek istediğini söylemek. Tamemen sen olarak. Çekinmeden.Sonra bakarsın ki karşındaki kişi gitmiş. Dinlemiyor. Konuşsan duymayacak, dikkate almayacak.  Yani bir boşluk.
Konuşmaya başladığında görürsen o boşlugu , anlarsan kimsenin umrunda olmadıgını . Havada senin hislerin, sözlerin ama ne anlayan var ne anlamaya çalışan. Buna insan nasıl dayanıyor , bir yolu var mı yok mu ?  Çelik gibi bir kalbe mi sahip olmak lazım?
Karnımdaki ağrılar, bogazımdaki düğümler, dilimin ucunda söylemeye korktugum iyi kötü bütün sözlerim.
Güçsüzüm.
Yanımda hissettiğim insanlar gerçekten yanımda mı? Bedeniyle oldugu gibi ruhuyla da gerçekten var mı yoksa bencillik yine fedakarlıgın üstüne mi geçecek?
Hep bencil olan , art niyetli olan, hastalıklı düşüncelere kapılan kişinin siz oldugu söylenirken bunları gerçekten inanarak kabul ediyor muyuz yoksa kabul etmek zorunda mı bırakılıyoruz?

17 Nisan 2017 Pazartesi

Üçüncü

17.04.2017



13:49

Bir gün aradan sonra merhaba.
Dün öyle yoğun ve karmaşık bir gündü ki . Ben kendi duygularım arasında bir çıkmaza girdim. Üzgün müydüm, rahatlayıp boşvermeye mi başlamıştım, kırgın mıydım, mutlu muydum bilmiyorum. Anlık olarak çok hızlı değişen duygular arasında kafamı dagıtmaya çalıştım. Bu konuda gün geçtikçe daha başarılı olmaya başladım. Ama şimdi de mutlulugu başka şeylerde arıyorum.
Ego insanın yaşamında çok etkili sanırım. Evet benimki bildiğin yerlerde sürünüyor şu an. Kafamızı dagıtmak istediğimiz zamanlar da hep en iyi oldugumuz şeyleri yapmak isteriz ki iyi oldugumuzu görüp mutlu olalım.Yani egomuz yükselsin. Tabi benim iyi oldugum bir şey bile olmadıgı için ben alışveriş yaptım. Ki aylardır minimalist yaşamaya özen gösteren, alışveriş yapmaktan kaçınan ben bu sözümü bozmuş oldum. Aldıgım onca basit ve işe yaramaz şeye sahip olmak beni mutlu etti. İstediğim şeye istediğim zaman sahip olmak. Çünkü başka istediğim hiçbir şeye sahip değildim. Zaten alışverişin insanları mutlu etmesinin nedeni de bir şeye sahip olmak, ona sahip olacak gücü kendinde görme duygusu imiş.
İşte dün de böyle bunları düşündüm.Sadece günlük hayattaki sorunlarımdan kurtulmak ugruna. Birazcık başarılı oldum.
Ama bu sabah uyandıgımda yine aynı . En başa sardım. Bugun unutmak için ne yapmam gerekiyor?

22:19

New chapter in my life.

Kimse sonsuza dek hayatımızda kalmıyor dimi? Kimisi sessiz sedasız çıkıyor hayatımızdan kimisi de eşyalarını toplayıp sizinle vedalaşıyor ve bırakıp gidiyor.
Belki kısa süreliğine belki de uzun belki sonsuza dek bilmiyorum ama en çok sevdiğim iki adam da gitti aynı zamanda.Yanımda değiller. Bir telefon uzagımdalar mı onu da bilmiyorum.
Ayrılırken şakaya vurup ortamdaki hüznü dagıtmaya çalışırsın ya öyle oldu işte bugun de. Sanki her zamanki 2-3 günlük  ayrılıklar. Sanki hayatımızdaki düzen değişmiyor. Sanki o her akşam başka eve girmeyecek, sanki biz de masaya bir tabak eksik koymayacakmışız gibi.

23:29

Gittiğimiz ilk konser.
Biraz çekingen biraz da bir takım beklentilere girdiğimiz o gece. Ama sonrasında hiç konuşmadıgımız bilmem kaç gün ve ardından gelen pişmanlık. Tekrar konuşmalar , beraber vakit geçirmeler ve ilk adım. İlk günümüz.
Jehan Barbur dinlerken şimdi aklıma gelen sadece o gün. Sanki hayatımda ilk defa o gün o şarkıları seninle dinlemişim gibi. Şimdi tam şu an da dinlerken sözlerin ne kadar da bize uydugunu farkettim.
Önce "Gidersen. bana da bir dengini yolla" sonra da "Aşk bitti, elimden bir balık kayıp gitti".
İşte tam böyle.
En sonunda da " Yüzümü gönlüne koysam beni sever miydin " .
3 farklı şarkının ilk  cümleleri , benim  hayatımın son 3 gününe denk düşüyor.

14 Nisan 2017 Cuma

İkinci

15.04.2017

9:10

Günaydın .
Uyumak istedikçe neden bu kadar erken uyanıyordum ? Normalde deliksiz uyuyan ben neden bir gecede 10 defa uyanmıştım. Her seferinde telefonumu kontrol edip aynı düşüncelerle ve aynı beklentilerle geri yattım herhalde  2 saat sonra tekrar uyanmak üzere. O iki  saatte bir de rüya görecek kadar bilinçaltım neden çalışıyor ?
Benim yataktan kalkıp 2 adım atacak kadar enerjisi olmayan vücuduma neden bu kadar hızlı çalışan bir bilinçaltı, kalp ve akıl eşlik ediyor? 
Yer çekimi kuvveti sizi bastırıyor ve gözyaşları akıyor. Mor gözaltı torbalarını ise uykusuzluğa bağlamak kolay olan. Evde de gözyaşlarımı gizlemek için gözlüklerimi kullanabilecek miydim? Dışarıda daha kolay sanki. Bir daha hiç görmeyeceğimiz bizi hiç tanımayanlar insanlara karşı sorumlulugumuzun olmaması işleri kolaylaştırıyor. Zaten hayatta hep sorumluluktan kaçmıyor muyuz?

Uyudum, uyandım hala anlamadım. Neden bu duruma geldik?

14:32

Kafamı mesgul etmeye çalışıyorum.Ama yataktan kalkalı sadece 2 saat olmasına rağmen şimdiden sıkıldım. Bu süreçte 7 farklı meşgale edindim. Hepsini de sonra bıraktım. Beynimin farklı bölgelerinde yarım saatte bir geziniyorum. Ama akşama kalmadan  bu şekilde çıldırmaktan korkuyorum.
Yok mudur bir çözüm yolu 3 gün boyunca dünyayı duymadan uyumanızı sağlayacak?

17:49

Anneler gerçekten hissediyor sanırım. Ona bir kelime dahi etmedim ama bugun bana sizi rüyamda gördüm dedi. Ne gördün anne diye sordugumda da " Sıkılmış benden" dedin dedi. Geçen sefer beni görünce çok üzüldüğü için  bu sabah da bu  rüyadan dolayı uyanmış. Hayırlısı ya anne dedim. Boşver rüyaların tersi çıkar zaten dedi. Cidden mi diye tekrar sordum. Sanki tersi olması mucizeymiş gibi hissettim. Gerçekten mi ? dedim. Tabii dedi.
Öyle rahatladı ki  içim.

18:59

Gördüklerim. Sanki kalbimin üstüne nefes almamı engelleyecek koskocaman bir şey oturdu. Öyle bir durumdayım ki. Karşımdakinin yalan söylemiş olmasını istiyorum. Sadece bahaneler uydurmuş olmasını diliyorum. Kırmak, kırılmak o kadar kolay ki. Bütün bunlar farkında olmadan yapılmış olsun , düşünülmeden hareket edilmiş , ani gelişen olaylar olsun istiyorum.
Kızgın olmak ile üzgün olmak o kadar farklı iki his ki. Üzüntü bir süre sonra kızgınlıga dönüşürken, kızgınlık bir süre sonra üzüntüye dönüşünce kaldırması yine kolay oluyor mu?
Sadece bu günlerin geçmesini diliyorum. Verilen ani kararların pişmanlık getirmemesini. Sakin kalmayı, içime atmayı, sineye çekmeyi deniyorum. Ama bu hissi tarif etmekte çok zorlanıyorum.
Siz her şeyi vermeye gönüllü iken , reddediliyorsunuz. Konuşmaya bile çekiniyorum. Konuşmamın zamanı geldiğinde de konuşamayacagımı biliyorum.
Benim kırgınlıklarım kine, nefrete , kızgınlıga dönüşmüyor.Hatta her dakika geçmesini beklerken daha da çoğalıyor. Ne olacak bilmiyorum , bilemiyorum, kestiremiyorum.
Ne istediğimi düşününce olacakmış gibi geliyor ne de istemediklerimi düşününce onlar olacak gibi. Tamamen boş. İnancım kaldı mı ,emin değilim. Güvenim kaldı mı , sorguluyorum.
Maalesef anladım ki, sizin hayatınız sadece sizi. Başkalarının hayatı da başkalarının. Asla birleştirmeye, dahil etmeye çalışmamak gerek.
Atlatması neden her zamankinden farklı peki ?
Nedir böyle vazgeçilmez kılan?
Öte taraftan da nedir beni bu kadar kolay vazgeçilebilir kılan ?

00.27

Kendinizi yetersiz hissetmek dünyanın en kötü şeyi. Siz bütün enerjinizi verdiğinizi ve harika bir iş çıkarttıgınızı düşünürken çevrenizden tepki almamak ve takdir edilmemek üstüne bir de istenmemek derinden yaralıyor. Sizin yerinize tercih edilen başka insanlar, sizinle geçirelecek saatlerin başkalarıyla geçirilmesi, beraber gülmeniz gerekirken başka yerlerde kimi zaman tek başına kimi zaman kalabalık içinde olmak. Aklınız başka yerde iken bedeninizi başkalarıyla paylaşmak durumunda kalmak.
Sen farkında olmadan hayatlarınızın birbirinden ayrılmış olması. Sen ne kadar üzülsen,ağlasan, acı çeksen de hiçbir faydasının olmaması. Faydası olacak şey zaman mı ondan da emin olamamak.
Ne kadar zaman gerekli. bunu ölçebiliyor olmayı çok isterdim. Doğru zamana nasıl karar vereceğim? Ya da buna ben mi karar vereceğim? Yoksa karar verilmesini bekleyip buna uymam mı gerekecek? Gerçekten önümde sadece belirsiz günler var. Ne hakimiyeti ben de ne de benim hakim olmak istediğim günler. Sadece hiç yaşamak istemediğim günler. Zamanın akmaması için ya da 2 gün önceye dönmek için bir mucizenin gerçekleşmesini dileyeceğim günler beni bekliyor.
Kendime şu an sadece lütfen uyu diyebiliyorum. Uyanmadan uyu ! Düşünmeden uyu. Lütfen uyu.

İlk

14 Nisan 2017 

15:45

Yine kalbimin kırık kırık olduğu bir gün. Günün ortası. Güneş var ama gözlüklerimi gözyaşlarımı gizlemek için kullanıyorum. Otobüs bekliyorum ama endişem otobüsün gelip gelmeyeceği değil. Sarılmadan ayrıldım. 2 dakika sonra koşarak dönmek istedim ama bu sefer yapamadım. Göğsümde hissettiğim acı gözlerimi yakıyor. Aklımdaki düşünceler ise başımı ağrıtıyor.

21:00
Ne yaptım ? Hiçbir şey.
Kendimi uykuya bırakmak, başımın agrısı ve kalbimin acısı dinsin istedim. Bunları yazarak arkamda bırakmayı diliyorum ama şimdi de. Dönüp tekrar okuduğumda ne hissedeceğimi bilmiyorum. Gözlerim yanıyor hala. Ama evde bütün gözyaşlarımı dışarı değil içime akıtıyorum. Sözlerim dilimin ucundan öteye gidemiyor. Bağırıp çağırıyorum ama sesim çıkmıyor. Dışarı vurmak mı daha kolay , içinde saklamak mı ?
Sevmek mi , sevilmek mi hoşumuza giden? Sevdiğimiz zaman mı sevildiğimiz zaman mı mutlu oluruz? Ben sevdikçe mutlu oldum. Her seferinde daha da mutlu oldum.